4 Ağustos 2016 Perşembe

... K..A..B..U..S..



Çocukluğumdan beri dar mekanlardan sıkılır ve bu tür yerlere girmeyip kaçardım. İleri yaşlarda bunun bir hastalık olduğunu anlamış, fakat bu illetten bir türlü kurtulamamıştım.

Oysa ki o dar yerlere, şimdi ister istemez girecektim.

Beni sarıp sarmalamışlar ve uzunca bir tabuta yerleştirmişlerdi. Çevremde dolaşanların seslerini gayet iyi duyuyor ve . gözlerim kapalı olmasına rağmen, her nasılsa onları görüyordum.

— Genç yaşta öldü zavallı!. diyorlardı. Halbuki ne kadar çok işleri vardı.

Gerçekten de birçok işim yarım kalmıştı. Meselâ, oğluma iyi bir işyeri açamamış, araba ile renkli televizyonun taksitlerini henüz bitirememiştim. Büyük bir firma kurup, dostlarımı orada toplamak da hayâl olmuştu. Üstelik kış çok yaklaştığı halde odun kömür işini halledememiş ve çatının akan yerlerini aktaramamıştım.

Yarıda kalan işlerimi arka arkaya sıralarken, kulaklarımı çınlatan bir sesle irkildim. Sanki mikrofonla söylenen bu ses, beynimin en ücra köşelerinde yankılanıyor ve:

— Geçti artık geçti!. diyordu.

İçimden: “keşke geçmemiş olsaydı!.” diyordum. . Nereden başıma gelmişti o kaza bilmem ki? Halbuki ne kadar da iyi araba kullanırdım.

Olup bitenleri hatırlamaya çalışırken, dostlarımın çevremi sardığını ve içinde bulunduğum tabutun kapağını örtmeye çalıştıklarını fark ettim. Onları engellemek için avazım çıktığı kadar bağırmak ve çırpınmak istediğim halde ne kımıldayabiliyor, ne de bir ses çıkartabiliyordum. Biraz sonra koyu bir karanlıkta kalmış ve gözlerimi, tabutun tahtaları arasından sızan ışığa çevirmiştim. Dehşet içinde:

— Aman Allah’ım!.. dedim. Ne olacak şimdi hâlim?

Korkudan hiçbir şey düşünemiyordum. Bu arada omuzlara kaldırılmış ve sallana sallana götürülmeye başlanmıştım. Dışarıdaki seslerden yağmur yağdığı belli oluyor ve su damlacıklarının sesi, tabutumun gıcırtısına . karışıyordu.

Cenâze namazı için câmiye gidiyor olmalıydık.

Câmi deyince aklıma gelmişti. Çok yakınımızda olmasına ve her gün beş defa davet edilmeme rağmen, bir türlü vakit bulup gidememiştim. Ama her zaman söylediğim gibi, elli yaşına gelince namaza başlayacak ve herkesin şikâyet ettiği kötü alışkanlıklarımı terk edecektim.

Evet evet, şu kaza olmasaydı, ileride ne iyi bir insan olacaktım.

Daha önceden duyduğum ve nereden geldiğini kestiremediğim ses:

— Geçti artık geçti!. diye tekrarladı. Bitti artık!.

Biraz sonra namazım kılınmış ve tekrar omuzlara kaldırılmıştım. Mahallemizdeki kahvehanenin önünden geçerken, her gün iskambil oynadığımız arkadaşlarımın neşeli kahkahalarını işitiyor ve “herhalde ölüm haberimi duymamış olacaklar” diye düşünüyordum. Sesler iyice uzaklaştığında, eğik bir şekilde taşındığımı hissederek mezarlığa çıkan yokuşu tırmandığımızı anladım. Şiddetle yağan yağmurun tabuttaki çatlaklardan sızarak kefenimi yer yer ıslattığının da farkındaydım. Buna rağmen, dışarıda konuşulanlara kulak verdim. Dostlarımın bir kısmı piyasadaki durgunluktan bahsediyor, bir kısmı da millî takımın son oyununu . methediyordu. Tabutumu taşıyan diğer biri ise, yanındakinin kulağına fısıldayarak:

— Rahmetlinin tersliği, öldüğü günden belli!. diyordu. Sırılsıklam olduk ya!.

Duyduklarım herhalde yanlış olmalıydı. Yoksa bunlar, uykularımı onlar için feda ettiğim dostlarım değil miydi?

Yolculuğum bir müddet sonra bitmiş ve tabutum yere indirilmişti. Kapak tekrar açıldı ve cansız vücudumu yakalayan kollar, beni dibinde su toplanmış olan bir çukura indirdi.

Boylu boyunca yattığım yerden etrafa baktım.

Aman Allah’ım!.. Bu kabir değil miydi?

O âna kadar buraya gireceğimi neden düşünmemiştim?

Sessiz feryatlarımı kimseye duyuramıyor ve dostlarımın, üzerimi örtmek için yarıştığını hissediyordum.

Tekrar koyu bir karanlıkta kalmış ve bütün âcizliğimle dua etmeye başlamıştım.

— Yârabbi!. diyordum. Bir fırsat daha yok mu, senin istediğin gibi bir kul olayım. Ve kabrimi, Cennet bahçelerinden bir bahçeye çevireyim.

Aynı ses, her zamankinden daha şiddetli olarak:

— Geçti artık geçti!. diye tekrarladı. Her şey bitti artık!.

Mezarımı . örten tahtaların üzerine atılan toprakların çıkardığı ses gök gürültüsünü andırıyor ve bütün benliğimi sarsıyordu.

Son bir gayretle yerimden fırlayarak gözlerimi açtım. Odamdaki rahat yatağımda yatıyor, fakat korkunç bir kâbus görüyordum. Bitişik dairede oturan doktor arkadaşım, beni ayıltmaya çalışarak:

— Geçti artık geçti!. diye bağırıp duruyordu. Geçti bak, hiçbir . şeyin kalmadı!.

Yattığım yerden yavaşça doğruldum. Terden sırılsıklam olmuş ve sanki yirmi kilo birden vermiştim. Dışarıda sağanak hâlinde yağmur yağıyor, şimşek ve gök gürültüsünden bütün ev sarsılıyordu.

Etrafımdakilerin şaşkın bakışları arasında kendimi toplamaya çalışırken:

— Yarabbi!. Sana zerrelerim adedince şükürler olsun!. diyordum. İyi bir kul olmak için, . ya bir fırsat daha vermeseydin?

Piruze - Şam'da Bir Türk Gelin

Piruze - Şam'da Bir Türk Gelin Özeti


1968 senesinde Piruze 7 yaşındayken babasının tayına çıkar. Arnavutluk’ta Piruze’nin babası diplomattır. Piruze ananesinin ve dedesinin yanında kalır. Tatilde annesiyle babasının yanına gider fakat o yaz tatilinde gidemez çünkü küçük kardeşi Mesut dünyaya gelir. Sonra babasının görevi biter ve Ankara’ya döner. Bir yıl sonra babasının görev yeri Londra olur ve 1974’de bütün aile Londra’ya taşınır. 

Piruze ilk zamanlarda İngiltere’de çok zorluk çeker. İngilizce bilmez ve dahası Türk olduğu için arkadaşları onu küçük görür. Babasına neden onu küçük gördüklerini ve Türk’üm dediğinde güldüklerini sorduğunda babası ona İngilizce Türkiye anlamına gelen Turkey kelimesinin aynı zamanda Hindi anlamına geldiğini söyler. Fakat Piruze bu davranışlara daha fazla dayanamaz ve babası bunun üzerine onu farklı bir okula gönderir. 

Piruze liseyi Londra’da bitirir fakat daha sonra babasının tayini Şam’a çıkar. Tam Londra’ya alıştıktan sonra Şam’a gitmek Piruze’ye çok zor gelir. Piruze Londra’ya geri dönmek ister fakat babası buna izin vermez. O da Şam’da özel bir okulda İngilizce öğretmeni olarak işe başlar. 

Piruze komşusunun kızı Mira ile yakın arkadaş olur ve sürekli her yere birlikte gitmeye başlarlar. Böyle gezmelerin birinde Piruze Wassım ile tanışır ve ikisi de birbirlerine ilk görüşte aşık olurlar. Wassım şiirler ile Piruze’nin kalbini çalar ve Piruze yeni aşkını ailesine açıklar fakat babası bu aşka karşı çıkar. Ne yaptılarsa Piruze’yi bu aşktan vazgeçiremezler ve bunun üzerine babası tayinini ister. Bunun üzerine Piruze Wassum ile konuşur ve hemen evlenmeye karar verirler. 

Piruze’nin babası ve annesi bir ay sonra Macaristan’a gider ve Piruze Şam’da kocası ile kalır. Piruze çok mutludur ve balayına da İngiltere’ye giderler. Bu sırada Piruze hamile kalır. Piruze ilk çocuğunu doğurduktan sonra kayınpederi ona pırlanta yüzük hediye eder. Çok geçmeden Piruze tekrardan hamile kalır ve ikinci çocuk içinde kayınpederi ona inci gerdanlık hediye eder. Fakat kayınpederi torunu ile oynarken fenalaşır ve ölür.

Wassım çocukları için bir bakıcı tutar. Fakat bir gün bakıcı Wassım’ı başka kadınlar ile görür fakat Piruze’ye söyleyemez. Daha sonra Wassım Piruze’ye haber vermeden annesinin evine taşınma kararı alır ve bakıcının görevine son verir. Bundan sonra Wassım tamamen farklı biri olmaya başlar. Piruze’yi döver, eve gelmez ve Piruze’nin dışarı çıkmasını yasaklar. 

Bu sırada Piruze’nin çocuğu hastalanınca hastaneye götürürler ve hastaneye gitmişken kendini de kontrol ettirir ve yine hamile olduğunu öğrenir. 

Evde Piruze’ye kötü davranılınca Piruze hastalanır. Bunun üzerine Wassım’ın Londra’da doktorluk okuyan kardeşi onları Londra’ya çağırır. Üçüncü çocuğun doğmasından sonra Wassım pek istemese de Londra’ya giderler. Wassım’ın kardeşi Piruze’nin güzelliğini ve girişkenliğini görünce ona Şam’da bir dükkan açmak ister. Bunun üzerine geri döndüklerinde Şam’da Piruze’ye bebek giysileri satan bir dükkan açarlar. 

Dükkan sayesinde Piruze yeniden dışarı çıkabilmeye başlar ve kocasının neler yaptığını soruşturmaya başlar. Daha sonra kocasının birçok ilişkisi olduğunu ve bunlardan biri ile evlenmek üzere olduğunu öğrenir. Durumu kayınvalidesi ile paylaşır. Kayınvalidesi bunlara inanamaz ve oğlu ile konuşur. Bunu duyan kocası Piruze’yi bayıltana kadar döver. Piruze kendine gelince Sevim hanımdan yardım ister ve Sevim hanım onu alıp tedavisini kendi evinde yaptırır. Piruze bir aylık tedaviden sonra kendine gelebilir ve kaçma planları yapmaya karar verir. Fakat kanunlar gereği kocasının izni olmadan Şam’dan çıkamaz. Bunun üzerine Piruze çocukları ile birlikte kaçmak için kocası konsoloslukta çalışan Mira’dan yardım ister. 

Piruze ve çocukları için uçak biletleri hazırlanır ve tam uçağa binecekleri zaman Wassım çıka gelir. Bunun üzerine Piruze çocuklarını bırakmak zorunda kalarak hemen kaçar. Konsolosluk yardım eder diye oraya giderler fakat konsolosluk kapalı olunca bir hotele yerleşirler. Piruze Mira’nın herşeyi Wassım’a söylediğini öğrenir ve şok olur. 

Piruze tren ile Lazkiye gider. Buraya vardıktan sonra Samandağı hudut kapısına gider ve pasaportunun içine 100 dolar koyarak görevliye uzatır. Fakat görevli geçmesine izin vermez ve geri gönderir. Bunun üzerine Piruze 100 dolar daha verir ve gerekli izni alır. Piruze sonunda Suriye sınırını geçer ve Türk tarafına geçer fakat fenalaşır ve bayılır. Kendine geldiğinde sınır karakolunda bulur kendisini. Kendini tanıttıktan sonra İstanbul’a gitmek istediğini söyler ve İstanbul’un yolunu tutar. İstanbul’da arkadaşı Oya’nın yanına gider. Bir avukat ile anlaşırlar ve boşanma işlemlerini başlatırlar fakat çocuklarını alamaz. 

Bir gün Piruze’nin çalıştığı dükkana bir kız gelir ve Arapça konuşur. Piruze ona yardımcı olur ve çay teklif eder. Kız kendinden bahsetmeye başlar. Lübnan’lı olduğunu ve Amer adındaki erkek arkadaşının Şam’dan olduğunu söyler. Bunun üzerine Piruze oğlu olduğunu anlar ve onunla buluşmak ister. Böylelikle Piruze 21 yıl 4 ay ve 20 gün sonra evladına kavuşur. Ana oğul hasret giderirler fakat Amer annesinin havaalanında onları bırakıp kaçmasını hiç unutamaz ve annesine “Seni hiç unutmadık anne” der.

21 Aralık 2014 Pazar

BARTIN RESİMLERİ


KOZCAĞIZ TARİHİ

GENEL VE İDARİ TARİHÇE
Kozcağız ve çevresinin bilinen 3000 yıllık tarihi içinde Gaskalar, Hititler, Frigler, İonlar, Kimmerler, Lidyalılar, Persler, Helenler, Pontuslar, Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular ve Osmanlılar tarih sayfalarına adlarını yazdırmışlardır. Mitolojide adı geçen Parthenios (Sular İlahı) Irmağını besleyen iki koldan birisi de Kozcağız (Kocanaz) çayıdır.
İlk adı Ahmetler olan Kozcağız eski bir yerleşim yeridir. Kentte bulunan tarihi değirmenin Rumlardan kaldığı yönündeki söylemler nedeniyle burada Rumların yaşadığı olasılığı güçlenmiştir.   Kozcağız isminin hikayesi de Rumlarla bağdaştırılmaktadır. Dilden dile anlatılmakta olan bu hikayeyi aşağıdaki şekilde özetlemek mümkündür:
    “ Değirmenin birinde bir Rum Ağası varmış. Ağada  ağaymış hani..! malı mülkü yerindeymiş yani.. Sadece onda öküz arabası varmış. Değirmeninde ne öğütülürse Bartın’a götürür satarmış. Bu ağanın bir de kızı varmış. Güzelceymiş biraz. Bir gün o kız hastalanmış, yatağa düşmüş. Dört bir yandan hekimler getirilmiş kıza baksınlar diye. Ama hiçbir merhem hiçbir ilaç kızın derdine çare olmamış.Kız günden güne de eriyip gidermiş… işte o kızın anası da kızın başında oturur ağlar dururmuş.
    “Kızcağız… Kızcağız..” diye..
    Tabii değirmen bu,gürültü çok ya kızın anası o gürültüyü bastırmak ve figanını dört bir yana duyurmak için olanca gücü ile bağırmış.
    “Kızcağız…Kızcağız…Kızcağız…” işte kızcağız, kulaktan kulağa Kozcağız olmuş ve bu günlere gelmiş.
1946 yılında Bucak olan Kozcağız 1967 yılında Belediye Teşkilatına kavuşmuştur. Kozcağız Belediyesinin Merkez, Demirci Ahmetler, Değirmenci Kavlaklık Mahallesi olmak üzere 4 mahallesi mevcuttur.
Belde sınırları içinde 40 köy bulunmaktadır.
COĞRAFİ YAPISI VE ÖZELLİKLERİ
       Kozcağız, Batı Karadeniz Bölgesi’nde bulunan Bartın İli’ne bağlı bucak merkezidir.
Batıda Çaycuma ilçesi (Zonguldak), güneyde Zonguldak İli, kuzeyde Bartın İli, doğuda ise Ulus ilçesine bağlı Kumluca beldesi ile sınır komşusudur.
Kozcağız haritası

  
   
      Kozcağız’ın en önemli su kaynağı Kozcağız Çayı’ (Kocanaz Çayı) dır. Kozcağız’ın güneyinden doğan çay, kuzeye doğru akmakta, Bartın üzerinden Karadeniz’e ulaşmaktadır.
Yüzölçümü: 232km2
Köy sayısı: 40
Mahalle sayısı: 4
Kırsal + kentsel nüfus: 29.283
Kırsal + kentsel nüfus: 29.283

ULUS

Ulus

Tarihi ve Coğrafi Yapısı
Ulus’un tarihinin M.Ö.3000 yıllarına kadar dayandığı kabul edilmektedir. M.Ö.800 ile 2000 yılları arasında bölgeye önce Doğudan, sonra Batıdan akınlar ve göçler olmuş, Hititler ile Çağdaş Gasgolar uzun süre bu bölgede barınmışlardır. Anadolu Selçukluları zamanında Ulus Candaroğlu Beyliğinin sınırları içinde kalmıştır.
Osmanlılar zamanında ilçe küçük bir yerleşim merkezi olarak kalmış, herhangi bir ticari, siyasi ve askeri olaya sahne olmamıştır. İlçenin isminin “üleşmek” mastarından türeme ve ilk biçimi “ülüş” olup Moğolca’ya “ULUS” şeklinde geçerek içinde yaşayan insanlarla birlikte Ülkenin bir şehzadeye verilen bölümü anlamına geldiğini ifade etmektedir.
Ulus, Safranbolu İlçesine bağlı nahiye durumunda iken 8 Ağustos 1944 yılında İlçe olması nedeni ile Zonguldak İline bağlanmıştır. 28 Ağustos 1991 gün ve 3760 sayılı Kanunla Bartın İlçesinin İl olması üzerine Ulus, Bartın İline bağlanmıştır.
İlçe genelde engebeli araziye sahiptir. Bölgenin esas bitki örtüsü ormandır. Denizden ortalama yüksekliği 200 metre olup, yüzölçümü 713 km2 dir.
Nüfus Durumu
Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ANDNKS) veri tabanına göre:
İlçemiz Nüfus Kütüklerinde kayıtlı kişi sayısı 197180 kişi olup, yaklaşık 100.000 canlı nüfus bulunmaktadır. Bu yaşayan nüfusun %75′i Ulus dışında olup, Ulus dışında yaşayan 75.000 insanımız vardır. İlçemiz 2010 yılı sonu adrese dayalı nüfus kayıt sistemi sonuçlarına göre nüfusu 23.648 dir.
İlçenin nüfusu oranının çoğunluğunu orta yaş ve üzerindekiler oluşturmaktadır.
İdari Durum
İlçenin coğrafi özelliğine göre yerleşim tarzı dağınıktır. Mülki sınırlar içinde 3 Belediye (Ulus, Abdipaşa ve Kumluca), 69 Köy, 293 Mahalle olmak üzere 540 yerleşim birimi mevcuttur. Köylerin büyük çoğunluğu orman içi köy şeklindedir.
Sosyal Durum
Konut: İlçe merkezinde konutlar genellikle betonarme çok katlı yapılardır. Köylerinin konutlarını ağırlıklı olarak ahşap binaları oluşturmaktadır. Bunun dışında tuğla, yığma ve kargir binalar da vardır. Söz konusu konutlar iki kat üzerine inşa edilmiş olup, birinci kat ahır, ikinci kat mesken olarak kullanılmaktadır.
Sosyal Yaşantı, İş ve Çalışma Hayatı
İlçede temelde ekonomik yapı zayıftır. İş sahasının olmayışı ve coğrafi koşullar insanları İlçe dışına göçe zorlamaktadır. İş merkezi olarak Türkiye Taş Kömürleri (T.T.K.)     Zonguldak ve Amasra bölgesindeki işletmelerde çalışmaktadırlar. Büyük kentlere iş bulmak için göç eden çoktur. Bunların başında İstanbul gelmektedir.  Bununla birlikte yurt dışında çalışanlarda bulunmaktadır.
Eğitim ve Kültür Durumu
İlçenin eğitim durumu ile ilgili çeşitli istatistiki bilgiler aşağıdaki tablolarda çıkarılmıştır:
Öğrenci Sayıları 
Ana Sınıfı Öğrenci Sayısı186
İlköğretim Öğrenci Sayısı (İlkokul + Ortaokul)2259
Özel İlköğretim Öğrenci Sayısı0
Orta Öğretim Öğrenci Sayısı736
Örgün Eğitim Toplam Öğrenci Sayısı3181
Mesleki Eğitim Merkezi Öğrenci Sayısı30
Halk Eğitim Merkezi Kursiyer Sayısı1697
İlçedeki Toplam Öğrenci Sayısı8089

Öğretmen Sayıları 
Yönetici (İdareci)39
Kadrolu Öğretmen Sayısı168
Ücretli Öğretmen Sayısı1
Sözleşmeli Öğretmen Sayısı0
Toplam208

Derslik Sayıları 
Ana Sınıfı Derslik Sayısı11
İlköğretim Derslik Sayısı106
Özel İlköğretim Derslik Sayısı0
Orta Öğretim Genel Lise Derslik Sayısı49
Yaygın Eğitim Derslik Sayısı3

2009-2010 eğitim öğretim yılında son sınıf öğrenci sayısı 158 olup; 27 öğrenci 4 yıllık fakülteye, 46 öğrenci 2 yıllık Yüksek Okullara yerleşmişlerdir.
2010-2011 eğitim öğretim yılında son sınıf öğrenci sayısı 162 olup; 16 öğrenci 4 yıllık fakülteye, 54 öğrenci 2 yıllık Yüksek Okullara yerleşmişlerdir.
2011-2012 eğitim öğretim yılında son sınıf öğrenci sayısı 155’dir.

Ulus İlçe Halk Kütüphanesi
İlçe halkının ve öğrencilerin okuma ihtiyacını gidermek, çeşitli kaynaklardan bilgi toplamasını sağlamak amacı ile 1988 yılında faaliyete geçen “İlçe Halk Kütüphanesi” bulunmaktadır. Kütüphane için Bakanlık tarafından İlçe merkezine hizmet binası yapılarak Kültür ve Sanat Evi olarak faaliyetini yürütmektedir. Kütüphane şu anda 1 Uzman (Müdür), 1 Kütüphaneci ve 1 işçi tarafından işlerini yürütmektedir. 2012 yılı kütüphane demirbaşına kayıtlı materyal sayısı 21.411 adettir.
Ekonomik Durum
Halk yörede kurulan pazarlarda sebze, süt, yumurta vb. gibi ürettiği ürünleri satmaktadır. Köylerde yaşayan halkımızın büyük bir kısmı geçimini sebze, hayvancılık ve orman işçiliğinden karşılamaktadır. Tarımsal faaliyet az miktardadır. Halkın büyük bir kısmı iş bulmak için başta İstanbul olmak üzere büyük şehirlere ve yine maden işçiliğinde çalışmak için Zonguldak ve Amasra’ya göç etmiştir. Yine yurt dışına çalışmak için giden vatandaşlarımız da bulunmaktadır.
İlçede orman ve tarımsal kalkındırma amaçlı 13 adet kooperatif bulunmaktadır. Kooperatiflerin faaliyet alanı orman ürünlerinin kesimi, taşınması ve hayvancılığın geliştirilmesidir.
Merkezde 1 Ziraat Bankası, 1 İş Bankası, Kumluca Beldemizde 1 Ziraat Bankası olmak üzere 3 adet banka şubesi bulunmaktadır. Fuar, sergi, panayır vb. etkinlikler yoktur.
Ulaştırma ve Altyapı Durumu
Ulaştırma: İlçenin tek ulaşımı kara yolu ile sağlanmaktadır. İlçe Bartın’a 35 km uzaklıktadır. Bartın-Karabük devlet yoluna 10 km’lik bir yol ile bu yol üzerinde bulunan Abdipaşa Beldesinde bağlanmaktadır. Köylerin tamamının yolu bulunmaktadır. İlçemiz karayolları ağında 14 km. Devlet Karayolu, 85 km.si İl yolu olmak üzere toplam 99 km. Asfalt, Köy yolları olarak 78 km. Asfalt 541 km. Stabilize ve 14 km. Tesviye olmak üzere 633 km. köy yolu mevcuttur.
Elektrik: İlçe merkezi 1973 yılında ulusal elektrik sistemine bağlanmış, köylerdeki çalışmalar ise 1987 yılında bitirilmiştir. Şu an itibariyle köylerin tümünde elektrik mevcuttur.
Su: İlçe merkezinde içme suyu, belediye tarafından 17 km uzaklıkta 1998 yılı içinde Ulukaya Köyü su kaynağından alınmak suretiyle temin edilmiştir. Şu andaki mevcut su yeterlidir. Kumluca Belediyesine içme suyu Kızıllar Köyü “Kutlu Dere” mevkiinden gelmektedir. Abdipaşa Belediyesince keson kuyu ile su sağlanmaktadır. Köylerde içme suyu tesisi ise genelde kaynaklardan sağlanmaktadır. İlçenin coğrafi durumu nedeniyle ormanlık alan ile kaplı olması su kaynaklarını korumaktadır. Köylerin durumuna göre ihtiyaç duyulan yerlere zamanla su getirilmektedir.
Sağlık Hizmetleri
10 Ekim 2007tarihinde Aile Hekimliğine geçilmiştir. Ulus İlçesi sağlık teşkilatı altı bölümden oluşmaktadır. İlçe merkezinde bulunan Devlet Hastanesi, Sağlık Ocağı, Kadı Köyü, Zafer Köyü, Kumluca ve Abdipaşa’da birer sağlık ocağı vardır.
a-      İlçe merkezinde 25 yataklı Ulus Devlet Hastanesi,
b-      Merkez Sağlık Ocağı 19 köye hizmet vermektedir.
c-      Kadı Köyü Sağlık Ocağı 17 köye hizmet vermektedir.
d-     Kumluca Sağlık Ocağı 12 köye hizmet vermektedir.
e-      Zafer Sağlık Ocağı 8 köye hizmet vermektedir.
f-       Abdipaşa Sağlık Ocağı 14 köye hizmet vermektedir.

Turizm
İlçemiz Drahna grubunu kapsayan köylerimizin de içinde bulunduğu alanlar 7 Temmuz 2000 tarih ve 24102 sayılı Resmi Gazetede Küre Dağları Milli Parkı olarak ilan edilmiştir.
İlçemiz sınırları içerisinde bulunan Ulukaya Şelalesi, Uluyayla ve ilçe merkezinde bulunan Kocagöz Konağı turizm açısından yerli ve yabancıların ilçemizde en çok ziyaret ettiği yer ve alanlardır.

Küre Dağları Milli Parkı
Küre Dağları, görselliği ve doğal zenginlikleri açısından Türkiye’nin sahip olduğu en önemli doğal alanlardandır. Ormanların doğallığı ve yaşlığı, alanın büyüklüğü, zengin biyolojik çeşitliliği, bünyesinde barındırdığı av ve yaban hayatının zenginliği ile tanınan Küre Dağları; Dünya Koruma Vakfının (WWF-Int) belirlediği Avrupa’nın acil korunması gereken yüz orman alanından birisi ve Türkiye’nin  “Dünyaya armağanı” olarak uluslar arası kamuoyuna sunulmuştur.

Kurucaşile

Kurucaşile

Tarihi ve Coğrafi Yapısı
3.000 yıllık bir tarihi olan ilçenin, ilkçağda Fenikeliler başta olmak üzere, Miletos’lu ve Megaralı gemiciler tarafından kurulan Kromna adında bir site olduğu çeşitli kaynaklarda belirtilmektedir. Roma, Bizans ve Ceneviz hakimiyetinden sonra yörede görülen ilk Türk komutanı Kutalmışoğlu Süleyman Bey’in komutasındaki Kara Tiğin’dir. Yıldırım Bayezid 1395’te bu bölgeyi Candaroğullarından alarak Osmanlı hakimiyetine katmıştır.
Kurucaşile ilçesi Batı Karadeniz Bölgesinde Bartın iline 52 km. uzaklıktadır. Kuzeyinde Karadeniz, güneyinde Bartın, doğusunda Cide ve batısında Amasra ilçeleri bulunmaktadır. İlçenin rakımı deniz seviyesinden 1500 metreye kadar çıkmaktadır. İlçenin güneyi Küre dağlarının bir uzantısı olan Karadağ, Kayaardı ve Karsaduran dağları ile çevrilidir. 159 km2’lik yüzölçümünün %40’ı ormanlarla çevrili olan ilçede tarım alanı yok denecek kadar azdır. İlçede tipik Karadeniz iklimi hakim bulunmaktadır. Buna göre kışları soğuk ve yağışlı yazları ise ılık ve yağışlı geçmektedir.

Nüfus Durumu
Adrese Dayalı Nüfus Kayıt sisteminden alınan 2011 yılı sonu itibarı ile TÜİK sonuçlarına göre ilçe merkezi ve köylerimizin nüfus dağılımı aşağıdaki tabloda belirtilmiştir.

Nüfus Dağılımı 
KÖY/MAHALLE ADINÜFUSUHANE SAYISI
Kargacak Mahallesi------
Ömerler Mahallesi------
Şile Mahallesi------
Liman Mahallesi------
MERKEZ TOPLAMI1696451
Alapınar Köyü14759
Aydoğmuş Köyü17248
Başköy Köyü541128
Curunlu Köyü9947
Çayaltı Köyü15583
Danışment Köyü12765
Demirci Köyü7562
Dizlermezeci Köyü33480
Elvanlar Köyü23747
Hacı Köyü11754
Hisar Köyü384144
İlyasgeçidi Köyü36194
Kale Köyü184122
Kapısuyu Köyü13565
Karaman Köyü46798
Kavaklı Köyü138104
Kirlikmüslimhoca Köyü11063
Kömeç Köyü11450
Kanatlı Köyü14683
Meydan Köyü23874
Ovatekkeönü Köyü14272
Ömerler Köyü5322
Paşalılar Köyü36792
Sarıderesi Köyü368138
Şeyhler Köyü6537
Uğurlu Köyü275115
Yeniköy Köyü11260
Ziyaret Köyü7338
KÖYLER TOPLAMI56262144
GENEL TOPLAM73222595

Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sisteminden 30.01.2012 tarihi itibarıyla açıklanan 2011 yılı TUİK Kesin sonuçlarıdır.
Nüfusun  3651′i  erkek, 3671′i  kadın nüfusudur.
Nüfusun mesleklere göre dağılımına bakacak olursak esnaf sayısı 380, memur sayısı 187 ,emekli sayısı 1158 ve çiftçi sayısı 5597’dir.
İdari Durum
01.09.1957 tarihinde 7033 sayılı kanunla ilçe olan Kurucaşile’de 4 mahalle ve 28 köy bulunmaktadır. Bu 28 köyün ayrıca 32 mahalle bağlısı bulunmaktadır. Köylerin büyük çoğunluğu orman içi köy statüsündedir. İlçe merkezi dışında belediye teşkilatı bulunmamaktadır.
İlçe merkezinin ve köylerinin tapulama işleminin bitmesi ve çok az tarım arazisi olması dolayısıyla taşınmaz mal zilyetliğine yapılan tecavüzler yok denecek kadar azdır.
Eğitim ve Kültür Durumu
Kurucaşile İlçe Merkezi ve köylerinde Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren, okumak bir meslek sahibi olmak isteyen gençlere okuma-yazma öğreten çok sayıda eğitimci yetişmiştir. Bunlardan ilk ve en önemli kişi; Ali Hoca (Ali Fehmi Ağartan)’dır. Şimdiki Özel İdare Sitesinin yerinde 1912 yılanda ilk defa “imece” usulü ile eski ilkokul binası yapılmıştır.
Cumhuriyetin kurulmasından önce, Bolu Darül-Muallinin Mektebi’nde öğrenim gören Ali Fehmi Bey (Ağartan), Kurucaşile ilçesinde Milli Eğitim Teşkilatını kurmakla görevlendirilmiş, eski adıyla “Çambu”, şimdiki Karaman Köyü’nde ilk köy ilkokulunu 1930 yılında açmıştır. 15 Eylül 1928 tarih ve 26 No’lu yazı gereği olarak Atatürk döneminde ilk açılan “Millet Mektepleri”nde Kurucaşile dahil, Zonguldak’ın çeşitli yerlerinde eğitimci olarak görev almış, Türk Milli Eğitimi’ne değerli katkılarda bulunmuştur.
1926-1927’li yıllarda Kurucaşile’deki okullar ve görevli öğretmenler şöyleydi:
1)Kurucaşile Erkek İlkokulu:
Öğretmen MuaviniAli Efendi
Öğretmen VekiliOsman Efendi
HademeOsman Ağa
2)Kurucaşile Kız İlkokulu :
BaşöğretmenFeride Hanım
Öğretmen MuaviniHatice Kübra Hanım
HademeHatice Hanım
2011-2012 eğitim öğretim yılı itibariyle Kurucaşile’de lise ve ilköğretim okulları öğretmen ve öğrenci sayıları ile ilgili istatistiki bilgiler aşağıya çıkarılmıştır.
OKULUN ADIÖĞRENCİ SAYISIÖĞRETMEN DURUMU
Kadrolu Öğretmen SayısıÜcretli Öğretmen SayısıSözleşmeli Sayısı
Kurucaşile AML ve ÇPL1811730
Kurucaşile İlköğretim Okulu2131400
İlyasgeçidi İlköğretim Okulu153950
Hisar Pirireis İlköğretim Okulu1481000
Sarıderesi İlköğretim Okulu185640
Karaman İlköğretim Okulu89590
Genel Toplam96961210
İlçe merkezinde 7.521 adet kitap ve 25 adet süreli yayına sahip,  İlçe Özel İdare Müdürlüğü Hizmet binasının ikinci katında bir Halk Kütüphanesi bulunmakta olup, 1 adet okuma salonu,  47 adet sandalye ve 3 adet Okuma Masası ile hizmet vermektedir. Ayrıca 2008 yılında Telekom tarafından yapılan İnternet evi de 16 adet Bilgisayar ile burada hizmet vermektedir.
Ekonomik Durum
İlçede herhangi bir sanayi kuruluşunun olmaması ve ekilebilir tarım arazilerinin de yok denecek kadar az olması işsizliği artırmış ve özellikle 1990 yılından sonra başta İstanbul olmak üzere büyük şehirlere göç olayını hızlandırmıştır. Nüfusun azalma seyrinden de anlaşılabileceği gibi ilçede istihdam imkanı bulamayan genç nüfus büyük şehirlere göçü tercih etmektedir. Amasra Taşkömürü işletmesinde 25 civarında vatandaşımız çalışma imkanı bulmaktadır. Ayrıca İlçemiz Merkezinde açılan Dikim Atölyesinde 50 kişi civarında ve İlçemize bağlı Danışment Köyünde açılan Ayakkabı dikim Atölyesinde de 40 civarında kişi istihdam edilmektedir.  Yurtdışında da hatırı sayılır aile işçi olarak çalışmak suretiyle geçimini sağlamaktadır.
İlçe merkezinde küçük ölçekli esnaf faaliyetleri görülmektedir. Orman varlığına dayalı olarak ahşap tekne ve ahşap doğrama atölyeleri bunların en belirgin olanıdır. İlçe merkezi, Kapısuyu ve Hisar köyünde yaklaşık 28 civarında ahşap tekne imalatıyla iştigal eden işyeri bulunmaktadır. Ayrıca ahşap doğramacılıkla uğraşan 10, mobilya imalatıyla uğraşan 5 işyeri bulunmaktadır. Çok az sayıda da olsa orman işçiliği ile geçimini sağlayan vatandaşlarımız da bulunmaktadır. Yine az sayıda vatandaşımız geçimini balıkçılık yaparak sağlamaktadır. Ayrıca İlçemizin Başköy köyünde Cam-İş madencilikte yaklaşık 10 vatandaşımız çalışmakta,  bu da ilçemiz ekonomisine önemli ölçüde katkıda bulunmaktadır.
 İlçemizde tarihi yer bulunmamaktadır. Turistik yer olarak ise Kapısuyu Plajı, Karaman Plajı ve Dizlermezeci köyü sınırları içerisinde yer alan Gölderesi Şelalesi bulunmaktadır.
İlçemiz önemli bir turizm potansiyeline sahip olmakla beraber gerek tesis yetersizliği gerekse turizm mevsiminin kısa olması ve karayolunun bozuk ve büyük yerleşim birimlerine uzak olması münasebetiyle yeterli bir gelişme kaydedememektedir. Turistik tesis olarak ilçe merkezinde belediyenin 36 yataklı turistik oteli ve Kapısuyu köyünde mülkiyeti köy tüzel kişiliğine ait 18 yataklı pansiyon-lokanta dışında tesis bulunmamaktadır.  Bartın-Çakraz arasında yapımı devam eden karayolunun ilçemize kadar uzatılması ilçemizin turizm potansiyelinin değerlendirilebilmesi yönünden büyük katkı sağlayacaktır.

Tarım Durumu
İlçemiz ve köylerimizde önemli bir tarımsal faaliyet de bulunmamaktadır. Küçük çapta fındık ve kestane istihsali yapılmaktadır. Tarımsal faaliyetler daha çok aile tipi kendi ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik çalışmalardır.
İlçemizde toplam 15.900  hektar arazinin kullanım alanı aşağıya çıkarılmıştır.

Toprağın Kullanım Alanı Dağılımı 
Arazi TürüMiktarı (Hektar)
Orman9597
Tarım2455
Mera0,3
Diğer3847,7
TOPLAM15900
2455 hektar tarım arazisinin kullanım durumu ise aşağıda gösterilmiştir.

Tarım Arazisi TürüMiktarı (Hektar)
Tarla Bitkileri Alanı1415
Nadas Alanı20,05
Tarıma Elverişli Olup Kullanılmayan Arazi18,5
Meyvelik (Fındık)880
Sebzelik Alanı120
Örtüaltı Sebze Alanı1,45
Toplam2455
Üretilen tarımsal ürünlerin cins ve tahmini üretim miktarları aşağıdaki tabloda gösterilmiştir.
Ürünün CinsiÜretim Miktarı (Ton)
Buğday625
Mısır Dane1400
Mısır Slaj1600
Fındık770
Fiğ30
Patates140
Ayva2
Kestane965
Kızılcık1
Kiraz20
Erik2
Çeşitli Sebze680
Tarım arazilerinin tümünde kuru tarım yapılmaktadır.

İlçe merkezi ve köylerimizdeki hayvan mevcutları aşağıya çıkarılmıştır.
HAYVAN VARLIĞI
Büyük Baş Sayısı (Adet)1331
Küçük Baş Sayısı (Adet)100
Kanatlı Sayısı (Adet)9500
İlçemizde 1 Orman köylerini Kalkındırma ve 1 de Su Ürünleri Kooperatifi olmak üzere 2 kooperatif faaliyet göstermektedir. İlçemizde banka olarak sadece Ziraat Bankası bulunmaktadır.
Ulaştırma ve Altyapı Durumu
İlçe merkezinden geçen 010 nolu karayolu 1965 yılında yapılmış olup 1974 yılında asfalt kaplaması bitirilmiştir. İlçemizi Bartın il merkezine bağlayan 52 km’lik bu yol aşırı virajlı, dar ve inişli-çıkışlıdır. Bartın-Çakraz arası genişletilen karayolunun İlçemize kadar uzatılması İlçemizin gelişimine büyük katkı sağlayacaktır. Aynı zamanda 11 köyümüz bu yol güzergahındadır. İlçemize en yakın hava limanı Zonguldak -Çaycuma Havaalanıdır.
İlçemizin önemli yerleşim merkezlerine uzaklıkları aşağıda gösterilmiştir.
Yerleşim MerkeziUzaklık (KM)
Amasra42
Bartın52
Cide28
Zonguldak142
İstanbul418
Ankara353

Köylerimizin ilçe merkezine uzaklıkları  ise aşağıdaki gibidir.
Köyün Adıİlçeye Uzaklığı (KM)
Alapınar Köyü7
Aydoğmuş Köyü15
Başköy Köyü21
Curunlu Köyü9
Çayaltı Köyü12
Danışment Köyü6
Demirci Köyü4
Dizlermezeci Köyü24
Elvanlar Köyü26
Hacı Köyü5
Hisar Köyü8
İlyasgeçidi Köyü13
Kale Köyü19
Kapısuyu Köyü4
Karaman Köyü15
Kavaklı Köyü15
Kirlikmüslimhoca Köyü3
Kömeç Köyü19
Kanatlı Köyü20
Meydan Köyü17
Ovatekkeönü Köyü8
Ömerler Köyü7
Paşalılar Köyü26
Sarıderesi Köyü33
Şeyhler Köyü3
Uğurlu Köyü5
Yeniköy Köyü10
Ziyaret Köyü19
İlçe merkezi ve Hisar köyünde 2 balıkçı barınağı bulunmaktadır.

İlçemizde telefonu olmayan köy bulunmamaktadır. İlçe merkezi ve köylerimizde telefon santral kapasiteleri ve doluluk durumları aşağıdadır.
SANTRAL YERİKAPASİTEBAĞLI ABONEBEKLEYEN TALEP
MERKEZ106110460
TEKKEÖNÜ7396610
İLYASGEÇİDİ3683570
KARAMAN2512310
PAŞALILAR2962820
TOPLAM246720650
Merkez ve Köylerde santral kapasiteleri yeterli olup talepler hemen karşılanabilmektedir.
İlçe merkezinin  mevcut elektrik şebekesi düzenli olarak çalışmakta olup önemli bir sorun bulunmamaktadır. Köylerimizin elektrik şebekeleri büyük ölçüde yeterlidir.